28.12.2012

Ada bugün "altı" dedi, bunda ne tuhaflık var? ahtapot bile diye biliyor artık:) Ama tuhaf olan yada beni şaşırtan diyelim, "altıyı" beşten sonra söylemesi.! Sabah tabağına zeytinleri koyarken ben sayıyordum bir dedik beraber sonra ben devam ettim 2-3-4-5 de kestim altıncıyı tabağına koyarken kızım "6" dedi.! yani iki yaşını bile bitirmeden altıya kadar sayabiliyor. Bu normal mi acaba? 

25.12.2012


Havalar biraz açtı, en azından güneş çıktı. Ada yürüyüşe çıkmayı özlemiş, caddede biraz yürüdük. Remzide ona boyama kitabı alıp sonra biraz keyif yaptık. Bende özlemişim rahat rahat oturmayı. Kitaplarla oyalanıyor bende çayımı içebiliyorum artık. Tabi arada boyama yapmak kaydıyla:)))

22.12.2012

Ada bu aralar çok konuşkan. Bir sürü şeye kendi kendine isim taktı:))) Unutmadan buraya not alayım...

aç = aş
kapat = apat
gol = lol
düşmek = bom
küçük = mini
büyük = voov
havuç = harthart
ekmek = hamham
bebek = bebe

Cümleleri şu şekilde " baba, ada anane eve" babasına beni ananeme götür diyor:) Anane bu arada teyzem.
Bu aralar birde pışpış merakı var, elimle göğsine pıt pıt yapım istiyor kucağıma geldikçe. Tabii benim canıma minnet, kucağımda mayışmış Ada dan daha tatlı ne olabilir.

20.12.2012

Bugün yılın ilk karı yağıyor, hava çok soğuk. Ev ısınmadı bir türlü. Akşam ne zaman kalksam Ada yorganın üzerinde yatıyor, ben de birkaç gecedir polar hırkasını ve çorap giydiriyorum kaloriferler sönerken. Doğduğu yıl ve geçen kış akşamları odasında fan çalıştırmıştık, ama bu yıl vaz geçtik artık. Fan hem odayı çok kurutuyor hem korkuyorum elektrik kaçağı falan olacak uyurken diye hemde elektrik faturasına bayağı bir katkısı oluyor.!
Yeni yıla yaklaşırken Esra ile düzenlediğimiz internet kampanyalarıyla bayağı bir uğraştık ama beklediğimiz sonuçları alamadık maalesef henüz. Hala minimoy.com ve butikbebe.com da satışdayız. Bu arada Hüma ve Ada sıksık görüşme fırsatı buldular. Çok iyi anlaşıyorlar, onları birlikte seyretmek çok keyifli.
Ada artık konuşmayı iyice söktü, herşeyi tekrar ediyor, kelimeleri yerinde kullanıyor. Sorulara dili döndüğünce cevap vermeye çalışıyor. Hatta cümle kurmaya çalışıyor. Ama cümleler genelde kelime kelime ve hepsi takısız:) Kitaplara dergilere çok meraklı bu aralar. Özellikle boyama kitaplarına...Geçengün eline almış boya kalemlerini duvarlar kapılar kendi mobilyaları tuval olmuş minik ressama :(

1.12.2012

Geçenlerde Adayla Zülal Teyzeme gittik, ilk defa biblolara, örtülere, çerçevelere..yani etrafta ne gördüyse saldırmadı.! Güzel güzel oturdu ikindi kahvaltısını yaptı. Zülişin ayılarıyla oynadı ve bizimle ilgilendi. Enson bayramda gittigimizde etraftakileri kaldırmaya yetişememiştim. Bayramda evi dağıttığımıza mı yanayım yetişemicem bişeyleri kıracak onamı yanayım şaşırmıştım.! Büyük gelişme var bu bakımdan çok sakinleşti minnoşum.
Bugün hava yağmurlu evdeyiz, Ada ve Tolga uyuyorlar. Öğlen babane-dede gelecek. 

29.11.2012

Ada iki kelimeli cümleleri artık çok net ve sıksık kullanıyor. "baba gitti" "ada kapattı"... Hala öğle uykusunu yemekten sonra yapamıyoruz. Kış geldi hava 4 te kararmaya başlıyor, uyu uyan yemek ye derken evden çıkmak 2,5-3 oluyor. Bir saat için çıkmayalım deyip evde kalıyoruz. Yada sabahtan çıkıyoruz ama o zamanda ya öğle uykusu kalitesiz oluyor yada koştur koştur eve dönüyoruz gene...

22.11.2012


Bugün hava yağmurluydu, biz de evdeydik. Sabahtan çok güzel vakit geçiriyoruz kızımla ev işlerimizi birlikte yapıyoruz. Ada 11.30 gibi uyuyor. 1,5 - 2 de kalkıyor artık. Sonra öğle yemeği ve o gün ne yapacaksak onun planını yapıp çıkıyoruz. Ama böyle yağmurlu günlerde genelde ev aktiviteleri yapıyoruz. 
Bugün de ilk defa birlikte kurabiye yapmayı denedik. Ama biraz erken olmuş :) Hamurla hiç ilgilenmedi, daha çok susam - yağ ve su üçlüsü ilgisini çekti minik aşçının. Saçı - başı bunlardan nasiplendi. Mutfaktan banyoya geçtik tabi:) Bir de pişmeden yemeye çalıştı, pişene kadar beni yedi diyebilirim. Sonunda kaloriferin yanında kanepede oturup keyifle yedik anne-kız kurabiyelerimizi....

21.11.2012


Geldiğimizden beri Ada ile ilk defa bugün yürüyüşe çıktık. Barış büfed kumpir yiyip karnımızı doyurduktan sonra İpoş ve Hüseyinle buluştuk. Sonrada Tolga geldi bizi aldı. Yılbaşı projelerimiz için karton alışverişimizi yapıp eve döndük. 
Bu aralar biraz daha az hareketli, elinde kitapları peşimde dolanıyor biy biy bakalım okuyalım diye.
Unutmadan buraya yazayım, minnoşum artık bana seslenirken "annem" diyor:)))))

18.11.2012

İstanbula, evmize döndük. Ada ilk defa babasını bu kadar özledi, daha doğrusu özledğini biz anladık bu sefer.. Havaalanı gümrüğünden çıktığımızda karşısında birden babasını görünce "babaaa" diye öyle bir bağırdıki hala kulaklarımda. Tabi babamız bu durumdan mest:) Cuma-cumartesi hasret giderdiler..Dünde organik pazarımıza gittikten sonra abim ve Hüseyin bizdeydi.
Bir ara Ada ile birlikte sebzeleri yerleştiriken, birden işini bırakıp boynuma sarıldı, eliylede yanağımı okşadı kızım:)))

14.11.2012

Minnoşumla bugün DAÜ ye uğradık,Guita'yı görmeye. Jüri bitmemişti bizde girdik. Ada neredeyse ilk defa bu kadar uzun süre kucağımdan inmedi sınıfta. Utandı herkes onunla ilgilenince, sonradan açıldı tabii..Bende projelere bakma ve dinleme fırsatı buldum,güzel bir değişiklik oldu benim için.
Yeni kelimelerimiz; yavaş yavaş - kapat - Allah

13.11.2012






Bugün anneanneyle çiçek diktiler...Çok şekerdi hali, ciddi ve dikkatli:) Sonunda saksıyı kucağına verince anneannesi, yüzünde gururlu bir gülümseme belirdi. Canım ben..

11.11.2012

Yaklaşık on gündür Kıbrıs'dayız. Ada; deniz, bahçe, su ve etrafında pervane olan selma - anneanne - dede üçlüsünden pek memnun. Repertuvarına her gün bir kelime ekledi neredeyse. "Alo - ah anam (bana değil kedilere:) - Adoş" en çok kullandığı kelimeler. Bugün telefonda babasına "alo baba" dedi:)) Çizmelerini giyip bahçede kedi kovalamak, hortumla etrafı ve kendisini sulamak en büyük keyfi minnoşumun:))

31.10.2012

Almanya -3- Neuschwanstein kalesi

Sabah otelden ayrılıp Neuschwanstein kalesi bölgesine (Hohenschwangau) geldik. Burada iki kale birde müze vardı. Etraflarında otellerden ve hediye dükkanlarından bir kasaba oluşturulmuş. Her yer çok bakımlı ve düzenliydi.
Ada önce yürüyerek sonradan pusette gayet halinden memnun dolaştı kaleye kadar. Kalabalık ve kaleye çıkarken bindiğimiz fayton çok hoşuna gitti. Ama kalede pusetimizi aldılar,bu benim yıkıldığım an oldu :-)P Yorulmuş uykusu gelmiş Adoşla kucakta 45 dakika kadar kale içini  gezdik. Genelde bende durdu tabi bu durumda ben telefonla dinlemem gereken bilgilerin hiçbirini dinleyemedim:( Sonradan netten okurum diyerek kendimi avuttum. Kale içini gezdiğimiz gurup çoğunlukla uzak doğulu turistlerden oluşuyordu ve çocuk konusunda çok anlayışlı davrandılar...




Kaleden çıktığımızda yağmur iyice bastırdı, diğer turistlerle sıkış tıkış üstü kapalı bir yerde biraz bekledik. Baktık yağmur duracak gibi değil Adaya battaniyesini örtüp şemsiye açtık ve faytonla çıktığımız yolu yağmurda yürüyerek indik. Ada yola çıkar çıkmaz uyudu... Aşağı iniş çok romantikti.!!! Bir yandan pusette uyuyan kızımıza şemsiye tutmaya çalışıp bir yandan 9 derecede hırkalarla yağmurda koştura koştura arabaya doru indik...
Diğer kalenin ancak uzaktan fotosunu çekebildik..Bir dahaki sefere gezmek üzere ayrıldık. 
Füssenden Teyzemlerin görmemizi tavsiye ettikleri Oberammergau ya geçtik.
Sanki oyuncak evlerden oluşan bir kasaba gibiydi. Binaların neredeyse hepsi dini motiflerle boyalı ve çiçek içinde.. 
Burayıda şöyle bir dolaştıktan sonra Nürnberg'e doğru yola çıktık.
Ama aklımızda ve kalbimizde kalan bu bölge kesinlikle tekrar ziyaret edilmeyi hak ediyor. Kışın karlar altındayken ya da baharda, kim bilir belki yine geliriz...

29.10.2012

22 aylık.!

Minik prensesim 22 aylık oldu.! Artık evde bir arkadaşım olduğunu hissetmeye başladım:) Bu aralar yine çok hızlı gelişim gösteriyor. Hergün yeni birşey öğrenip uyguluyor. Kelimeler çok arttı ama genel olarak konuşmuyor. Yeni kelimelerimiz; gitti - bitti - dikkat (tikkat) - zeytin - abov (çok komik.! eliylede ağzını kapatıyor:))
Genelde uyumlu, ama inatlaşmalar oluyor tabi. Yapmaması gereken şeyleri anlatıp düşünüp karar vermesi için biraz süre verince genelde ve sonunda isteneni yapıyor. 
Kitap, dergi bakmayı çok seviyor. Yeni tanıştığı boya kalemleriyle de arası çok iyi. Bu aralar hep onlarla vakit geçiriyor. Evin içinde her yere koşarak gidiyor:)) Parkta kaydırağı seviyor, salıncakla arası iyi değil çıkıp inmesi bir oluyor.
Ayakları 23 numara:))) Tam 15cm.
Et yemek konusunda çok bir gelişme kaydedemedik,ama pirzola en verimli yediği et. omlet - zeytin - peynir - kek- milföy hamurundan peynirli börek - makarna -pilav - ayran ve yoğurt - kırmızı kapya biber - salatalık en çok sevdiği şeyler. Genelde meyvalarla da arası iyi.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar..

27.10.2012

Almanya -2- Füssen

 Stuttgartta 2 gece kaldıktan sonra Nürnberge geçmek için 1 boş günümüz vardı. İnternetten Bavyera diye araştırdığımda şahne bir kale görmüştüm o da Füssende idi, birde teyzemler Oberammergau yu mutlaka görmemizi tavsiye ettiler. Baktık ikisi birbirne yakın Mercedess müzesini gezdikten sonra Stuttgarttan ayrılıp güneye doğru yola düştük.
 Ada'nın araba merakı hala devam ediyor. Müzede gezerken hiç huysuzluk yapmadı. 
 Bol Bol poz verdi..
 Arabaları inceledi...
 Arada sıkıldıkça pantolonunu şort yaptı :-)P
 Füssene doğru yola koyulduğumuzda müzede yorulduğu için hemen uyudu. Ama uyandıktan sonra oturduğu yerden kendine eğlence yarattı. Ayakkabı ve çorapları çıkarıp bana poz verdi. Ben giydirdikçe çorapları çıkardı.! Bu arada dışarsı 9" falandı. Yol uzun sürünce ve uzunca bir süre otel aramak zorunda kaldığımız için dayanamayıp yine arabada uyuyakaldı.
Bu arada müzede aldığımız sandöviç ve çörekleri yemeyi reddetti. Uyandığında ilk kez vicdan azabı çekerek kendimize aldığımız McDonalds hamburgerinden verdim, yarısını yedi. 
Tabi biz akşam karanlığında nereye gediğimizi göremedik pek. Octoberfest dolayısıyla bu bölgenin yılın en kalabalık zamanı olduğunu ve bütün otellerin dolu olduğunu da sonradan öğrendik. Almanyada akşam olduysa ve oteliniz yoksa panikleye bilrsiniz, çünki resepsiyonu en geç 22:00 de kapatıp gidiyorlar. Biz iptal edilmiş bir odayı 21.45 dolaylarında bulabildik.!
 Ama otelimiz çok yöresel döşenmiş şirin bir oteldi. Bütün mobilyalar dekoratif boyalıydı ve koridorlar sanki şato koridorları gibi süslenmişti. Her katta bir geyik başı asılıydı.! Yukarıdaki fotoğraf odamızın manzarası. Şansımıza hava sisli ve bütün gün yağmurluydu. 
 Erkenden kahvaltı edip oterlden ayrıldık.Füssen gezisi başladı...Bu arada kiraladığımız arabanın bagajı muhteşemdi. Bize böyle bagajlı birşey lazım:)

18.10.2012

Almanya - Stuttgart

Ailecek ilk yurt dışı gezimiz Almanya.! 21 aylık prensesimizle bir hafta 4 şehir gezdik:) Çoğunlukla Ada'ya bağlı ama güzel bir tatil oldu. Tatile çıkmadan öncesinde çok yoğunduk ve hiç plan yapamadık neredeyse. Ama bu bize büyük ders oldu. Bir daha otel ve gezi rotası planlamadan adım atmam.!
Giderken havaalanında ve uçakta hiç sıkıntı çekmedik. Sanırım artık Ada da alıştı uçmaya. Uçak kalktıktan sonra bir ara kucaktan inmak istedi, sonrada tuvalette alt değiştirmek zorunda kalktık. Biraz orada korktu ve huysuzlandı.Onun dışında çok uslu ve uyumluydu. Yemek yedik, biraz camdan baktık ve müzik dinledik. 
Sonra inişe geçene kadar kucağımda uyudu minnoşum. Bizde Tolgayla mizik dinleyip şaraplarımızı yudumladı. Biletleri millerle almıştım, hiç yer yoktu o yüzden biraz fazla mil verip business class da uçtuk. Çocukla çok daha rahat ve konforlu oldu. 
Stuttgartta kalacak yer rezervasyonu yapmamıştık. Havaalanındaki "turist information" a gittik ve oradaki bayan bize şehirle havalanı arasında bir otel önerdi. Şehirde festival var çok kalabalık ve dolu dedi. Karar veremedik o an, Tolganında sigara krizi tuttuğu için kapının önüne çıkıp internetten bakma teklifinde bulundu. Sonunda o da bulamadı biryer ve içeri girip informationdaki kadının önerdiği yeri tutalım dedik. Amaaa birde baktık ki kadın kepenkleri kapatmış gitmiş. Kaldık mı Stuttgartta sokakta.! 
Tolga şehir merkezine gidelim orada biryer buluz dedi ve 1 saate yakın süren trenyolculuğundan sonra saat 7,30 gibi şehre vardık. Başladık dolaşmaya. Her yer dolu tabi, saat 9 u geçince paniklemeye ve yorulmaya başlamıştık, bu arada tolganın interneti de bitti. Hüseyin geldi benim aklıma, hemen onu aradık. Sağolsun bize internetten bir pansiyon buldu hemen gittik yerleştik.
Bu arada buralarda resepsiyon 21,30 - 22,00 de kapanıyor. resmen kapıyı kitleyip gidiyorlar. (Gelir seviyesi yüksek olunca bizdeki gibi sabaha kadar müşteri beklemeye gerek duymuyolar demekki.!) Neyseki o saati geçirmemişiz.! Oda anahtarıyle birlikte birde dış kapı anahtarı veriyorlar ve giriş çıkışı öyle yapıyorsunuz. Pansiyonumuz şehirmerkezine çok yakın ve şirin biryerdi. Çok yakınında market verdı, hemen gittik Adaya süt bizede tonbalığı ve yıkanmış salata..vs. aldık odamızda yedik. Adanın yememe sendromu sabah kahvaltısıyla başladı.! Ne verdiysek yemedi. Yanımda zeytin götürmüştüm sadece ondan yedi. Peynir -ekmek-yumurta yemedi. Biraz taze meyve ve zeytin...
İlk gün öğlene kadar çarşıyı dolaştık, sonra Hüseyin geldi ve bizi aldı. Rotville da bir toplantıya katıldık. Yol bayağı uzundu ve dönüşte trafik vardı. Dönmemiz akşamüstü oldu. Biraz daha dolaştıktan sonra otel yolumuzun üzerindeki barlar sokağında mola verdik. Bira patates keyfi yaptık. Bu arada Almanyada içtiğim bütün biralar çok güzeldi. Ada patates kızartmasından biraz otlandı. 
Etraf kalabalık ve neşeli olduğu için problem çıkarmadı, bizim için büyük lüx olan ikinci biraları bile içtik :-)
Baktık hava güzel Ada keyifli , karnımız tok.! otele gidip akşam için hazırlanıp tekrar çıktık.
Festival arabalarını uzaktan görebildik.
Haftasonu olduğu için akşamda çarşı canlı ve kalabalıktı. Ada pek birşey yemesede gezmeyi sevdiği için hiç huysuzlanmadı. Bazen oturmaktan sıkıldı, çarşıda araba yolu olmadığı için rahatça saldık yürüdü. Biraz olsun peşimizden gelmeyi öğrendi.