28.04.2011

Hava halaa yağmurlu, güneş kendini göstermiyor. 2 gündür yürüyüş yapamamıştık ama bugün çıktık biraz. Ada eskiden yürüyüşlerde hep uyurdu gözünü hiç açmazdı. Yaklaşık iki haftadır dışarıda uyumuyor, gözü bir açık bir kapalı. Hal böyle olunca ben hiçbir yerde oturamıyorum, oturduğum an gözünü açıyor ve mıkırdanmaya başlıyor bizim minik prenses.

Arasıra pusetten çıkarıp kucağımda oturtmayı deniyorum ama etrafa ilgisi çok uzun süreli değil henüz.

Birde etrafın bize ilgisi var tabiii...Laf atanımız Maşallah diyenimiz çook, onun dışında birde karışanlar var. Mesela demin ışıklarda bir kadın ""üşümüyormu böyle annesi dedi.!" Bu arada Adanın üzerinde uzun kollu body, kadife tulum ve üzerinde paltosu , içinde külotlu çorabı var.! hatta çıkarken anneannesinin elimize tutuşturduğu battaniyeside ayaklarında örtülü. "Hava 15 derece rüzgar yok be kadın neden üşüsün.. hem sanane" demek var tabi ama en kibar halimle "hayır üşümüyor içi kalın" dedim bu seferde "elleri demi üşümüyor" dedi.! Vel hasıl böyle karışanlar gerçekten insanın sinirlerini zıplatıyor. Havalar güzelleştikçe, bizim kıyafetler inceldikçe bakalım daha neler duyucaz...

Bu arada resimdeki tulum ve oyuncaklar Uras abimizden, ve daha ne ganimetler.! Yasemincim verdiklerin çok işime yaradı tekrar teşekkür ederim:)

25.04.2011

Mamaya geçiş :(

Meğer lohusalık denen şey gerçekten varmış.! İnsan başına gelince farkediyor. Ben maalesef lohusalığı sağlıklı bir şekilde atlatamadım. 2. ayın sonunda müzmin bir hastalık baş gösterdi, velhasıl çok ağladım çok üzüldüm ama sonunda anne sütünü kesmek zorunda kaldım. Yaklaşık 1,5 aydır Ada en azından 4 ay annesütü alabilsin diye tedaviyi bekletiyorum.
Bugün Mamaya başlamamızın 3. günü. İlk gün akşam rutinimizden sonra ilk mamasını verdim, daha önce denediğimiz için hiç problem çıkmayacağını düşünüyordum ama öyle olmadı. Bizim bıdık itiraz hakkını kullandı ve sadece 30ml içti. 150-180 içmesi gerekirken 30 tabii stres yarattı bizde, sabaha aç kalkacak nasıl olsa içer derken, biraz arrttırdı 90ml içti. Neyseki bu artış bizede moral verdi demek ki gittikçe artacak diye düşündük. Ama henüz içmesi gerektiği kadar içmiyor, e tabii hal böle olunca ben de henüz rahatlayamadım.

Hiç annesütü ememeyen bebekleri düşünerek kendimi avutmaya çalışıyorum, ama yinede bunu atlatmak benim için kolay olmadı. Hamileliğim boyunca kendi kendime uyguladığım katkı maddesi almama perhizi şimdi çok anlamsız geliyor. Sonuçta içtiği süt tamamen yapay.!

Ama zaten hayat biz planlar yaparken başımıza gelenlerden ibaret, değil mi.!?

21.04.2011

Minik prenses odasında..





Bu haftasonundan itibaren Ada kendi odasında yatmaya başladı:) Son zamanlarda uyandığında artık benim de yan yatakta olduğumu anlamaya başlamıştı ve yattığı yerden bana bakıyordu. Geceleri hala kalkıyor, bazen bir bazen 2 defa, ama bize alıştıkça onun için daha zor olacağını düşündüğüm için taşınma işini hallettik. O hiç zorlanmadı odasına hemen alıştı, ama ben tedirginliği üzerimden atamadım henüz. Ne güzel gözümü açınca görüyordum onu, şimdi uyandıkça ondan ses gelmese de kalkıp bakıyorum, üzerini açmış mı yada acaba ses verdide ben mi duymadım diye. Ama uyanmadan üzerini açmıyor zaten. Havalar biraz daha ısınsa içim daha rahat edecek.


Resimler 3 aylıkken çekilmişti. Artk her ay ayıcığın yanında resmini çekicip aradaki farkı görmeye çalışıcaz:)))

16.04.2011

Dışarıda ilk gece

Minik prensesimiz babasının doğum gününde ilk defa geceye evin dışında başladı. Gitmeden önce ben bayağı bir çekindim aslında, ama Hüseyin'in de teşfikiyle, çok keyifli bir gece geçirdik uzun zaman sonra. Yolda uyumuştu biz yerleşirken uyandı, sonra bir süre uyur uyanık takıldı. Sanırım müzik ve etrafın loş olması onunda hoşuna gitti. Bebeklerin etraflarındaki pozitif duyguları hisssettiklerine inanıyorum. Hüseyinden gecenin fotolarını alınca ekliyeceğim. Bu arada bir ilk daha yaşadık, Ada ilk hazır mamasını emdi. Emzik kabul etmediği için biberona da direnir mi acaba diye korkuyordum ama korktuğum gibi olmadı. Sanırım mamanın tadı hoşuna gitti..Kısa bir süre sonra mamaya geçmemiz gerekecek.

7.04.2011

Bir aylık...


Ada birinci ayı bitirdiğinde artık yüzümüze dikkatle bakıyor ve dil çıkarmak gibi bazı yüz hareketlerimizi taklit ediyordu. Dilini çıkardıktan sonrada bütün yüzünü kaplayan gülümsemesiyle şirinlikler yapıyordu. Bir ara Tolga bu dil çıkarmanın kalıcı olmasından korkmuş "artık yapmayalım böyle kızıma" deyip duruyordu:))) Ama şimdilerde unuttu bile...

1.04.2011

Anne ve baba ile evde ilk gün.
Merhaba:) Uzun zamandır bir türlü başlama fırsatı bulamamıştım,bu arada blogların engellenmesi de tuz biber oldu. Yaaa Ada'cım, senin doğduğun zamanda blogları falan engelliyorlardı:) Neyseki sonunda başlaya bildim... Bu blogu Ada büyüdüğünde kendi gelişimini, gün be gün neler yapmış ve anne-babasıyla hayatının ilk yıllarını nasıl geçirmiş merak ettiğinde okuması ve benden ona bir hatıra kalması için tutuyorum. Ve tabi biraz da kendim için:) kızımın küçüklüğünü hatırlamak istediğimde dönüp bakabilmek, unuttuklarımı hatırlamak için... Bugün Ada tam 13 haftalık... Ne kadar da çabuk geçti bu 13 hafta.! Çabuk geçti ama kolay geçmedi, ne Ada için ne de bizim için.. Biz ona o bize alışmaya çalıştı. Aklımda kaldığı kadarıyla not etmeye çalışacağım; Minik Prensesimiz 4 Ocak ta geldi dünyamıza, 3,550gr / 49,5cm. Şimdi yaklaşık 6,5kg /61cm. İlk başlarda en büyük problemimiz olan uykusuzluğu artık geride bıraktık sayılır, genelde bir kez kalkarak geceyi tamamlaya biliyor. Bazen sabaha doğru 1-2 kısa uyanmaları oluyor ama uykuya kolayca geri dönüyor. Bunlarda genelde bağırsaklarımızı boşaltmak için oluyor:)) Gaz problemimiz çok az oldu, şimdilerde bitti gibi. Banyo-masaj-giyinme ve emme rutinimize ilk haftadan itibaren başladık. Şimdilerde banyo ve msj kısmını çok seviyoruz ama iş altımız bağlanıp giyinmeye gelince biraz keyfimiz kaçıyor. Emme ve uykuya geçişi gayet rahat yapıyoruz. Sabahları çok keyifli oluyor, 6,5-7 gibi uyanıyor oyun, alt değiştirme ve emme faslından sonra tekrar uyuyor. Bende o arada kahvaltımı yapıyorum. Bundan sonrası henüz rutine oturmadı, bazen öğle uykusu yapıyor, sonra yürüyüşe çıkıyoruz. Bazen de naparsam yapayım bir türlü öğle uykusunu yapamıyor, pes edip dışarı çıkıyoruz sonunda. Dışarı çıkmaktan çok keyif alıyor. Kar paltosunu giydirip rüzgarlığını takıyorum, ondan keyiflisi yok. Mışıl mışıl uyuyor:) Ellerini yeni yeni keşfetti, bazen uzun uzun ellerine bakarken yakalıyorum onu. Çok şirin oluyor. Başparmağını emmek için çok çaba sarfediyor, bir türlü denk getiremiyor.Parmağı denk getirse bu sefer de dilinin altına yada dudağıyla dişetinin arasına giriyor parmak, bir türlü ememiyor:))) Ama bir yakalayınca deymeyin keyfine,cok-cok sesleri salondan duyuluyor..Alışmasını hiç istemiyorum ama ellerini keşfettiği bu dönemde eldiven giydirmek de istemiyorum, bakalım napıcaz.. Ayaklarına da uzun uzun bakmaya başladı, bacaklarını 90' havaya kaldırabiliyor artık. Uyandığında üstünü bu hareketle 1-2 seferde açıyor:) başını öne doğru itmeye başladı, doğrulma egzersizleri yapıyor sanırım. Birde artık kucaktayken sırtı göğsümüze gelecek şekilde durmak istiyor, etrafta ne olup bittiğini keşfetmeye başladı. Odanın içinde beni çok rahat takip edebiliyor. Yaklaşık bir ay önce dil çıkartıp gülücükler yapmaya başlamıştı, şimdilerde agular çoğaldı. Ara sıra sesli kahkaha atıyor ama çok kısa, kendi sesine kendisi de şaşırıyor:)) Evimizin minik mucizesi ile ilgili şimdilik aklıma gelenler bunlar...